Kıskançlık da Sevgiye Dahil mi?

Kıskançlık da Sevgiye Dahil mi?

Kıskançlık da Sevgiye Dahil mi?

Alman şairi, tarihçisi ve dram yazarı Friedrich Schiller kıskançlık için şunu demiştir:

‘’Kıskançlık sevginin mezara gidişindeki ilk adımdır.’’

Shakespeare ise ‘’Othello’’ isimli eserinde kıskançlığın vardığı korkunç noktayı gözler önüne sermiştir. Kıskançlık için olumlu duygular beslemeden bu eseri okumakta fayda vardır diye düşünüyorum.

Mina Urgan ın yaptığı güzel özetleme ile giriş yapalım:

Orta yaşlı, Zenci bir komutan olan Othello, güzel karısı Desdemona’yı, emrindeki subaydan kıskanır. Othello aslında hiç de kıskanç değil, sakin bir adamken Sancak Çavuşu Iago’nun hile ve iftiraları ile karısını boğarak öldürebilecek bir adama dönüştürülür. “Othello kıskanç doğmamış, kıskanç edilmiştir. Eğer akıllara sığmayacak kadar kötü ve kötü olduğu kadar da zeki bir hain olan Iago’nun eline düşmese, kıskançlığın ne olduğunu bilmeyecektir Othello. Ama Iago’nun Othello’yu mahvetmeye kararlı olduğu, oyunun daha ilk sahnesinden anlaşılır. Ve Iago bu kararı uygulamaya koyunca, Othello onun elinde istediği gibi oynattığı bir kuklaya dönüşür.” (Mina Urgan, s.206) 

‘’Benim için, akılsızca, ama çok seven biri, deyin; / Kolayca kıskanmayan, ama bir kez de kıskandı mı / Kendini kaybeden biri diye söz edin benden.” (s.215-216) dedikten sonra kendisini hançerleyip intihar eder. Ölmeden önce son bir kez Desdemona’yı öpmüştür.

Kıskançlık hakkında sayısız eser, sayısız şiir vardır, lakin en çarpıcı hali bu eserde verilmiştir hatta patolojik kıskançlık ‘’Othello Sendromu’’ olarak literatüre geçmiştir.

Kıskançlık tek bir duygu mudur yoksa birkaç şeyin bir araya gelmesiyle oluşan bir kokteyl midir?  

Elbette sadece bir duygu değil birkaç olumsuz duygunun karışımıdır: kaybetme korkusu, panikleme, öfke, üzüntü, çaresizlik ve değersizlik hissi. Kişi kıskançlık duyduğu andan itibaren bu duygular volkan gibi belli belirsiz zamanlarda tetiklenir ve davranışlarına yansır. Şüphelenir, takipte kalır, kontrol eder ve öyle bir hal alır ki bu davranışlar, partnerin ve kendisinin hayatı cehenneme döner. İlişki hasar alır ve bitiş çanları çalmaya başlar.

Peki bu duygu nasıl oluyor da sevgi gibi muazzam güzel bir duygu ile yan yana gelebiliyor?

Geçmiş öğretilerimizin bunda bir katkısı var mı?

Koruma içgüdüsü ile yapılandırılan bu duyguyu bir yere kadar anlamlandırabiliyoruz, lakin bu duygu psikolojik şiddet, özgürlük alanını çalma ve hatta fiziksel şiddete doğru yol aldığında buna olumlu anlam yükleyemeyiz.

Çocuk doğduğu günden itibaren aslında bu duygu ile karşılaşır. Anneyi babadan kıskanma, kardeşi ebeveynden kıskanma, arkadaşı diğer arkadaşından kıskanma gibi. Bu tip kıskançlıklar olurken sürecin iyi yönetilmesi gerekir. Ebeveynler çocuklarına onlar için ne kadar özel olduğunu hissettirmeli ve her çocuğun kendi ailesi içinde değerli olduğunu dile getirmeliler. Çocuğu aşağılayan, değersizlik duygusunu pekiştiren davranışlarda bulunmamalılar. Cinsiyet ayrımını vurgulayan cümleler kullanmamalılar. ‘’Can’’ ın büyüğü küçüğü (Doğan Cüceloğlu hocamızın güzel bir sözü) kadını erkeği yoktur bilincini aşılamalılar. Sevgi ile yaklaşmalılar. Her şey bittiğinde sadece olumlu duygular ile büyüyen sevginin kazanacağını bilmeliler.

 

 

Aşırı kıskanç bir sevgiliniz veya eşiniz varsa ne yapmalısınız?

Öncelikle onu rahatlatmak adına güven duymadığı alanlara yönelik sizden beklentisinin ne olduğunu sorun. İletişime açık, yargılamayan, tartışmadan uzak bir konuşma yapın. İlişkinizi devam ettirmek istiyorsanız beklentilerinizi açık açık ifade edin. Kıskanılacak hiçbir şey olmamasına rağmen ve anlamlı bir neden olmadan çıkartılan her kıskançlık tartışması sizden, ilişkinizden ve psikolojinizden bir şeyler götürür, unutmayın. Birçok danışanımdan aldığım öykülerden ‘’sevdiği için kıskanıyor, yer yer şiddet uyguluyor ama biliyorum beni çok seviyor’’ gibi düşünceleri lütfen siz de savunmayın.

Koruma içgüdüsü ile olan davranışlara iki tarafta razı ise diyecek bir şeyimiz yok lakin işin boyutu daha önce de belirttiğim gibi şiddet ve benzeri davranışlara kadar gidiyorsa zaman kaybetmeden yardım alınız. Zaman kaybetmeden diyorum, çünkü iyi bir terapi ile kıskanan partner, kendini ve karşı tarafı yıpratan bu duygu ile baş etmeyi öğrenebilir ve siz güzel duygular içinde hayatınızın geri kalan kısmını birlikte tamamlayabirsiniz.

Sevgiyle kalın.

Mevsim Yarımbaş